Bir virüs, bir protein kaplamasıyla çevrili, DNA veya RNA’dan oluşan küçük bir genetik kod koleksiyonudur. Bir virüs tek başına çoğalamaz. Virüsler, hücrelere bulaşmalı ve kendi kopyalarını oluşturmak için konakçı hücrenin bileşenlerini kullanmalıdır. Çoğu zaman, virüsler bu süreçte konakçı hücreyi öldürür ve konakçı organizmaya zarar verir. Dünyanın her yerinde virüsler bulundu. Araştırmacılar, virüs sayısının bakteri sayısının 10 katı olduğunu tahmin ediyor. Virüsler bakterilerle aynı bileşenlere sahip olmadıkları için antibiyotiklerle yok edilemezler; yalnızca antiviral ilaçlar veya aşılar, AIDS, COVID-19, kızamık ve çiçek hastalığı gibi viral hastalıkların şiddetini ortadan kaldırabilir veya azaltabilir.

Çoğu virüsün çapı 20 nanometre (nm; 0.0000008 inç) ile 250-400 nm arasında değişir. En büyük virüslerin çapı yaklaşık 500 nm’dir ve uzunlukları yaklaşık 700-1,000 nm’dir. Işık mikroskobu altında en yüksek çözünürlükte yalnızca en büyük ve en karmaşık virüsler görülebilir. Bir virüsün boyutunun herhangi bir şekilde belirlenmesi, şeklini de hesaba katmalıdır, çünkü farklı virüs sınıflarının kendine özgü şekilleri vardır. Virüslerin genellikle iki ana şekli vardır: çubuklar veya filamentler.
Virüslerle ilgili ilginç olan şey, iki veya üç bileşene sahip olmalarıdır. İçeriden başlayarak, bir virüs, RNA veya DNA olabilen bir nükleik aside sahiptir; ve her iki durumda da nükleik asit, tek sarmallı veya çift sarmallı olabilir. Daha sonra nükleik asidi çevreleyen, kapsid şeklinde bir protein tabakası veya belirli bir şekilde birleştirilmiş küçük küçük birimler olacaktır. Tüm virüslerin sahip olduğu şey budur. Bazı virüslerin de hücreden çıktıklarında elde ettikleri bir zarfı vardır.
Virüsler, yalnızca canlı bir hücrenin içinde hayatta kalabilmeleri açısından çok ilginçtir. Virüslerin hayatta kalması ve çoğalması için canlı bir hücreye sahip olması gerekir. Antibiyotikler virüslere karşı etkili değildir, ancak aşılar ve bazı antiviraller viral enfeksiyonların tedavisinde etkilidir.
.
Discussion about this post